Geçtiğimiz günlerde Kırgızistan önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Türk Konseyi diğer adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (TÜRKKON) üyeleri Kırgızistan Çolpan-Ata’da bir araya geldi. “Türk Konseyi 6. Devlet Başkanları Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı.
Kuruluşu 3 Ekim 2009 yılı TÜRKKON’un merkezi İstanbul olup Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan ise kurucu üyeleri arasında. Örgütün asli amacı; Türk dünyasının tarihi ve kültürel birikimlerinden en geniş şekilde yararlanılmak suretiyle Türk dili konuşan ülkeler arasındaki çok taraflı işbirliğinin geliştirilmesi olarak ifade ediliyor.
Örgütün asli ve resmi amacında da ifade edildiği üzere; üye devletler arasında çok taraflı işbirliğinin geliştirilmesi adına bu Zirve oldukça önemliydi. İlk olarak kurucu üyelerin yanında Özbekistan “onur konuğu” olarak, Macaristan ise “gözlemci ülke” sıfatıyla katıldı. İki ülkenin katılımında bu ülkelerdeki siyasi liderlerin değişiminin önemi fazla. Özbekistan da selefine göre daha ılımlı bir lider olan Şevket Mirziyovev’in Cumhurbaşkanlığa seçilmesi Türkiye-Özbekistan ilişkilerine olumlu yansımıştı.
Macaristan’da yükselen Türk milliyetçiliği sonrası Viktor Orban’ın Başbakanlığının ikili ve çok taraflı ilişkilere pozitif katkı sağlayacağı bekleniyordu.Macaristan’ın bu Zirveye katılması ilk izlenimlerden biri olarak sayılabilir.
Zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemleri ön plana çıktı.Erdoğan hem ekonomik işbirliği hem de FETÖ ile mücadele noktasında önerilerde bulundu.Bugün Orta Asya (Türkistan) bölgesinin yıllık milli geliri 350 milyar doları aşıyor.
TÜRKKON bu ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi adına ana platform vazifesini daha da arttırabilir.Hem Türkiye’nin hem de Orta Asya (Türkistan) devletinin ekonomik olarak daha güçlü ve dinamik yapılara erişebilmeleri için daha etkin ve alternatif seçeneklere yönelmeleri gerekiyor.
Mevcut iç kaynaklarla veya ikili ilişkilerle ekonomik olarak direnç kazanmanın veya sınıf atlamanın imkânı günümüzde neredeyse kalmadı.
TÜRKKON üyelerinin hem kendi aralarındaki ticari ilişkilerde milli paralarla işlem yapmaları hem de milli ekonomik modeller ve işbirlikleriyle sınıf atlatabilecek ekonomik hamleleri yapmaları elzemdir. Bu nedenle Çin-Pakistan ekonomik işbirliği gibi modeller de incelenerek, dışa bağımlılığı azaltacak özellikle ileri teknoloji ürünleri başta olmak üzere, ortak üretim modelleri gündeme alınmalıdır.
Türkiye mevcut siyasi ve demokratik, kurumsal ve ekonomik tecrübeleriyle Rusya-Çin denge kutbunu da dikkate alarak bir rol model ve ortaklık önerisiyle TÜRKKON’u yapılandırmalı, Orta Asya (Türkistan) devletleriyle ilişkilerini bu çerçevede biçimlendirmelidir. Ayrıca bu devletler de FETÖ konusunda samimiyetle hareket ederek, ülkelerindeki hiçbir örgüt militanına daha fazla yaşam hakkı tanımamalıdır.
TÜRKKON gibi yapılar hem Türkiye adına hem de üye tüm devletler adına büyük fırsatlar barındıran uluslararası kuruluşlardır. Bu fırsatların sosyo-kültürel duygusal temellerinin yanı sıra daha akılcı, gerçekçi ve faydacı temellerinin de olması zorunludur. Bu nedenle üye ülkeler arasında özelikle ekonomik işbirliğinin maksimize edilmesi ve tüm yolların zorlanması tüm ülkeler adına daha olumlu olacaktır.
Her bir uluslararası kuruluşun hem geçmişinde kuruluş gayeleri yatar hem de çeşitli somut hedeflere dayalı bir gelecek perspektifi olur. TÜRKKON’un da bu nedenle kısa, orta ve uzun vadeli siyasi, ekonomik, askeri ve sosyo-kültürel hedef planlaması yapması ve gerçekçi bir gelecek perspektifi inşa etmesi gerekiyor. Çok geç kalınmadan bu paradigmaların da dikkate alınması şart…
Erdem EREN
Beyaz Hareket Vakfı
Genel Sekreteri