İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, bu yıl geleneksel pazarların yanında Güney Amerika, Uzak Doğu Asya ve Afrika'ya özel önem vereceklerini belirterek, "Bizim en çok önem verdiğimiz başarı kriterlerinden bir tanesi dünyadaki pazar payımızı artırmak ve dünyanın en büyük beş tedarikçi arasında yer almak." dedi.
İTHİB tarafından 2018 yılında sektörde yaşanan gelişmelere ve 2019'a ilişkin hedef ve projelere yönelik İstanbul'da bir basın toplantısı düzenlendi.
Öksüz, toplantıda yaptığı konuşmada Türk tekstil ve hammaddeleri sektörünün, Avrupa Birliği (AB) için Çin'den sonraki en büyük tedarikçi konumunda bulunduğunu söyledi.
2018 yılını yüzde 4'lük bir ihracat artışı ile 10,5 milyar dolarla tamamladıklarını belirten Öksüz, 2018'in özellikle yeni pazarlara girme açısından önemli geçtiğini ifade etti.
Mevcut pazarların yanında potansiyel pazarları da ihmal etmediklerinin altını çizen Öksüz, "Toplamda 188 ülkeye ihracat gerçekleştirdik.Sektör olarak en fazla ihracatı 5,4 milyar dolar ile AB ülkelerine yaptık. Ülkeler itibariyle bakıldığında ise en büyük ihracat pazarlarımız Almanya ve İtalya'ya bu dönemde ihracatımız 870 milyon doların üzerinde gerçekleşti. İlk 20 ihracat pazarımızın 15'inde ihracat artışı gerçekleştirdik.
Ayrıca geçen sene Rusya'ya ihracat yüzde 107,3, Belarus'a yüzde 42,5, Portekiz'e ise yüzde 26,3 oranlarında ihracat artışı yakaladık. İhracat yaptığımız ülkelerin yüzde 71'inde ihracatımızı artırmayı başardık." diye konuştu.
- "Afrika, Amerika ve Asya'ya ihracatta Cumhuriyet rekoru…"
Geleneksel pazarların yanında geçen yıl Afrika pazarının da çok hareketli geçtiğini vurgulayan Öksüz, "Afrika pazarına ihracatta yüzde 13,5 artışla 1 milyar doları geçtik ve Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık.
Afrika, stratejik olarak önem gösterdiğimiz ve potansiyeli itibariyle küresel sistemde yeni yeni keşfedilen bir pazar.Bölgenin potansiyeline ve ekonomisinin yükseleceğine olan inancımızla ikili ilişkilerimizi 2019 yılında daha da geliştirmek istiyoruz." dedi.
Tekstil ve hammaddeleri sektörü olarak 2019 yılında yüzde 10'luk bir ihracat artışı rakamına ulaşmayı hedeflediklerini anlatan Öksüz, ilk aşamada 11 milyar doların üzerine çıkacaklarını dile getirdi.
- "Japonya ve Güney Kore pazarlarına yönelik projeler planlıyoruz"
AB'ye ihracatı koruyarak geçen yıl Afrika ve Amerika kıtasında yaşanan ivmeyi devam ettirmek istediklerini belirten Öksüz, Güney Amerika ve Uzak Doğu Asya'yı da hedef pazarlar içerisine aldıklarını ifade etti.
Öksüz, şöyle devam etti:
"Geçen yıl Amerika kıtasına ihracatımız yüzde 6 artarak 794 milyon dolara ulaştı.Ancak bu ihracatın 600 milyon dolardan fazlasını ABD oluşturuyor.ABD'ye ihracatımızda verdiğimiz önemin yanında Brezilya, Meksika, Kanada, Kolombiya pazarları da sürdürülebilir ihracat gerçekleştirebileceğimiz pazarlar.
Aynı zamanda 2018 yılında Asya ve Okyanusya ülkelerine tekstil ve hammaddeleri ihracatımız yüzde 25.1 oranında artarak 677 milyon dolar ile tüm zamanların en yüksek ihracat değerine ulaştı. Önümüzdeki dönemde Japonya ve Güney Kore pazarlarına yönelik projeleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz."
- "Gençler çalışmak istemiyor"
Öksüz bir diğer projenin de "Tersine Göç" projesi olduğunu anımsatarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde işsizlik parası alıp evde oturan birçok genç bulunduğunu ve bunların işsizlik parası yerine asgari ücret alarak çalışmasının daha verimli olacağını dile getirdi.
İşsizlikle ilgili verilen sosyal yardımların gençleri tembelliğe ittiğini öne süren Öksüz, gençlerin sektördeki işlerde çalışmak istemediğini, daha rahat işler yapmak istediklerini kaydetti.
Gençlere verilen işsizlikle ilgili sosyal yardım kriterlerinin biraz daha incelenmesi gerektiğine işaret eden Öksüz, şunları söyledi:
"Mesela en son Kahramanmaraş'ta kendi firmamız adına kurduğumuz bir tesiste Suriyeliler olmasa ben tesisi çalıştıramayacaktım.Bu çok utanılacak bir şey. İlave olarak yaklaşık 400 kişi istihdam ettiğimiz bir projeydi.
Bunun yarıdan fazlası Suriyelilerdi.Yani Kahramanmaraş gibi bir şehirde zorlanıyoruz.Suriyeliler ucuza çalıştığı için değil, onlar da aynı şartlarda maaş alıyorlar.Gençler çalışmak istemiyor.Bunu gençlere verirken kriterleri biraz daha incelemek lazım diye düşünüyorum."
- "Serbest ticaret anlaşmalarında sektörün korunmasını istiyoruz"
Ticaret Bakanlığının Japonya ile gerçekleştirmeyi planladığı Serbest Ticaret Anlaşmasının (STA) sektörün Japonya'ya gerçekleştirebileceği ihracat atağı için çok önemli bir fırsat olacağını vurgulayan Öksüz, şunları kaydetti:
"Ticaret Bakanlığının Japonya ile gerçekleştirmeyi hedeflediği Serbest Ticaret Anlaşmasını oldukça önemsiyoruz.Japonya'nın sektörümüze yönelik uyguladığı vergi duvarlarının olası STA ile kaldırılması, sektörümüzün Japonya'ya gerçekleştirebileceği ihracat atağı için çok önemli bir fırsat olacak.
Japonya Dünya'nın en büyük 8.Tekstil ve hammaddeleri ithalatçısı.Türkiye Japonya'ya katma değeri yüksek tekstil ve hammaddeleri ihracatı ve özellikle ev tekstili ihracatı gerçekleştirebilecek potansiyele sahip, ancak Japonya tekstil ve hammaddeleri sektöründe yüzde 15'lere varan vergi oranları uygulanıyor.
Tekstil ve hammaddeleri ihracatımızın yüzde 51'ini Gümrük Birliği'ne, sektörümüz ihracatının yüzde 14'ünü ise STA'mız bulunan ülkelere yapıyoruz.Tekstil ve hammaddeleri ihracatımızın yüzde 65'ini ticaret anlaşmamız olan ülkelerle gerçekleştiriyoruz."
Öksüz, diğer yandan bir süredir gündemde olan Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim sektörlerinde önemli rakipleri konumundaki Pakistan gibi ülkelerle yapılması planlanan Serbest Ticaret Anlaşmalarında tekstil ve hazır giyim sektörlerinin taviz verilecek sektörler listesinden çıkartılarak korunması gerektiğinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Pamuk ve suni sentetik devamsız liflerden iplik ithalatının artığını belirten Öksüz, "Hemen her üründe ek vergi olmasına karşın pamuk ipliğinde yok.Pakistan, Hindistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi ülkelerden çok ucuz fiyatlarla pamuk ipliği ve suni sentetik devamsız liflerden iplikler giriyor.
Biz ay sonuna kadar bu ürünlerde bir ek verginin çıkmasını bekliyoruz.Yüzde 15-20 civarında bir ek vergi getirilebilir.Bu sayede ilgili iplik ithalatımızı yarı yarıya düşürüp içerideki üretimi hareketlendirebiliriz." diye konuştu.
Tekstil mühendisli öğrencilerine asgari ücret seviyesinde burs imkanı
Sektörün imalat sanayiinde en fazla üretim yapan dördüncü sektör olduğunun ve hazır giyim sektörü ile birlikte 2 milyon kişilik bir istihdam oluşturduğunun altını çizen Öksüz, ancak son zamanlarda tekstil sektörünün olumsuz bir algı problemi ile karşı karşıya olduğuna dikkati çekti.
Yakın bir zamana kadar Tıp Fakültesi puanları ile yarışan Tekstil Mühendisliği bölümlerinin kontenjanlarını dolduramama sıkıntısı yaşadığını aktaran Öksüz, bununla ilgili yeni bir çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi:
"Sektörümüz ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücüne ulaşmakta güçlük çekiyor. 2017 yılında yüzde 86 doluluk oranına sahip olan Tekstil Mühendisliği bölümlerinin doluluk oranları bu yıl yüzde 42'ye kadar düştü. 2018-2019 döneminde tekstil mühendisliği bölümünü sadece 228 öğrenci tercih etti.
Halbuki bizim her yıl 400-500 öğrenciye ihtiyacımız var.Sektörümüzde oluşturulan negatif algının önüne geçebilmek ve yetişmiş insan gücüne duyduğumuz ihtiyacı giderebilmek amacıyla, Tekstil ve Hazırgiyim İhracatçı Birlikleri, Türkiye Tekstil İşverenleri Sendikası ve YÖK işbirliği ile bir mutabakata vardık.
Bu kapsamda tekstil mühendisliğini tercih eden öğrencilere iş garantili burs sistemi için bir yol haritası oluşturduk ve Bakanlığın onayına sunduk. İlk 100 bine giren öğrencilere burs ve iş garantisi vermek istiyoruz.
Bakanlık onayını alır almaz asgari ücrete eşit olacak bir burs miktarı ile programı başlatacağız."
- "Kenevir ekimi hammadde çeşitliliğinde rekabetçiliği artırır""
Son dönemde gündeme gelen kenevir ekiminin tekrar başlatılacağı yönündeki gelişmeleri de değerlendiren Öksüz, "Sektörümüz için kenevir yeni bir alan yaratabilir. Kenevir ketenin hammaddesi olduğu için tekstilde de kullanılıyor. Bunun üzerine çalışıp Türkiye'de üretimi olmayan keten elyafın önü açılabilir ve sektörümüze ciddi bir fayda sağlayabilir." açıklamasında bulundu.
- "Konkordato, ticari ahlakı da bozuyor"
Ahmet Öksüz, son dönemde firmaların konkordato ilan etmesine de değindi.Kendi sektörlerindeki firmaların da çok rahat bir şekilde konkordato ilan ettiğine dikkati çeken Öksüz, "Firmalarımız çok rahat bir şekilde konkordato ilan etmeye başladılar.
Bu sonuç olarak sektörü etkiliyor, zincirin bir halkası.Sonuçta siz piyasadan alacağınızı alamazsanız borcunuzu ödeyemiyorsunuz.Bunun bu kadar rahat olmaması lazım.Geçmişte de çok hatalar yapıldı bu çek kanunuyla ilgili, bunun bedeli çok ağır ödendi.
Bunları biraz daha sıkmak lazım, kontrollü yapmak lazım.Bir de bu durum o kadar çok normal hale geldi ki inanın eskiden bu sürece giren kişi utanırdı sıkılırdı. Şimdi bu bir marifetmiş gibi oldu. İnsan buna üzülüyor.
Bir de dik geziyorlar yani.Bu durum ticari ahlakı da bozuyor." ifadelerini kullandı.
Öksüz, enerji maliyetlerindeki artışın da sektör için olumsuz bir durum olduğunu vurgulayarak, "Enerji maliyetleri de çok hassas bir noktamız. Burada en büyük sıkıntımız ki sanayi endeksi de açıklandı. Yüzde 6,5'lik bir düşüş var. Enerji maliyetlerinin payı burada çok önemli çünkü yüzde 40-50'lere varı artışları sektörümüz kaldırmıyor. Enerji maliyetlerinin sanayide de indirilmesini bekliyoruz." şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: AA