Tekirdağ'ın Hayrabolu ilçesi Şalgamlı köyünde yapılan hiperrealist heykeller, yurt içi ve yurt dışında pek çok müzede sergileniyor.
İstanbul'da uzun süre yaşayan 50 yaşındaki hiperrealist heykel sanatçısı Bülent İşcan, Kovid-19 salgını sonrası hem metrepolün yorucu etkisinden uzaklaşmak hem de olası İstanbul depremi endişesiyle memleketi Hayrabolu ilçesinin Şalgamlı köyüne yerleşmeye karar verdi.
Canlı olduğunu düşündürecek kadar gerçekçi yapılan hiperrealist heykel yapımını köyünde de sürdüren İşcan'ın sanatına köy sakinleri de merak saldı.
Kimi köy sakini İşcan'a heykelleri için sipariş ettiği kıyafetleri dikiyor kimi ise heykellere saç tanzimi yapıyor.
Köydeki atölyede üretilen pek çok heykel yurt içi ve yurt dışı müzelerin yanı sıra tarihi film ve dizilerde de dekor olarak kullanılıyor.
Köy sakinleri güzel sanatların bir dalını öğrenirken hem de aile bütçelerine katkı sağlıyor.
Film setlerinde ihtiyacı gördü hiperrealist heykelciliğe merak saldı
İşcan, AA muhabirine heykel, resim gibi sanatlara küçüklükten bu yana merakı ve yeteneği olduğunu söyledi.
Akademik eğitimini de yeteneği ve hayali doğrultusunda Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümünü tamamlayarak gerçekleştirdiğini anlatan İşcan, yaşayan bir insana çok benzeyen ya da hiç görmediği birinin karakter özelliklerini yansıtma diye adlandırılan hiperrealist heykel yapımına ise 26 yaşında başladığını ifade etti.
Ressamlığının özellikle hiperrealist heykel sanatında kendisini öne çıkardığını belirten İşcan, heykel ve resimle uğraşmasının yanı sıra film sektöründe de yıllarca sanat yönetmenliği yaptığını anlattı.
Bu süreçte özellikle tarihi dizi ve filmlerde kullanmak üzere aksesuar ve dekor heykellere ihtiyaç duyulduğunu gördüğünü bunun üzerine hiperrealist heykel sanatına daha da eğildiğini ifade eden İşcan, bugüne kadar yaptığı binin üzerinde eserin müze, film, dizi ve özel vitrinler de kullanıldığını anlattı.
İşcan, 70'i aşkın müzeyle çalıştığını vurgulayan İşcan, yaptığı çalışmaların Topkapı ve Dolmabahçe sarayları, Sinema, Alçıtepe Yaralı Hastanesi, Türk İslam Eserleri Etnografya müzeleri, 3. Ahmet Kütüphanesi'nde, yurt dışında ise Çin, Ürdün, Yunanistan, Azerbaycan, Türkmenistan gibi ülkelerde sergilendiğini belirtti.
İşcan, çalışmalarında en çok Türk sinemasının ünlü isimlerinin heykellerini yaparken duygulandığını belirtti.
İstanbul Sinema Müzesi için yaptığı çalışmadan çok etkilendiğini anlatan İşcan, "Sinema Müzesi'nde yapmış olduğum çalışmalar var.Adile Naşit, Kemal Sunal gibi heykeller var.Bunlar benim için etkileyici oldu. İnsanlar çok güzel buldu.
Bizler, bu ünlü isimlerle büyüdük ve onların tekrardan heykellerini yapmak beni fazlasıyla duygulandırıyor.Yüzlerce fotoğraftan yola çıkarak, bu heykelleri yaptım.Arşivlere baktım ve bu arşivler beni fazlasıyla etkiledi. Çok duygusal anlar yaşadım." diye konuştu.
Köylüler asistanı oldu
İşcan, İstanbul'dan sonra rahat çalışma imkanı yakalamak adına köyüne yerleşmeye karar verdiğini aktardı.
Eşinin de bu fikrini desteklemesiyle yaklaşık 2 yıl önce köyüne göçtüğünü anlatan İşcan, "30 yıl İstanbul'da yaşadıktan sonra Şalgamlı köyüne yerleştim. Hem salgın yormuştu, hem İstanbul hem de olası deprem endişesi. Burada doğup büyüdüğüm bir köyde rahat bir çalışma imkanına kavuştum." dedi.
Köy sakinlerinin de kendisine sıcak davranmalarından çok memnun olduğunu belirten İşcan, kısa sürede köy yaşamına alıştığını ifade etti.
Bir süre sonra merak nedeniyle atölyesine sık sık gelen köy sakinlerini de işe kattığını aktaran İşcan, şunları kaydetti:
"İlk geldiğimde yapmış olduğum sanat ile ilgili bilgi almak istediler. Merak edenler heykelleri yakından görmek istediler. Heykellerinin nasıl yapıldığını anlattım. Nelere ihtiyaç duyduğumu dile getirdim. Bunun ardından meraklı olan kişiler sanatın bir parçası olmak istediklerini ve işi öğrenmek istediklerini söylediler. Bende bu isteği kırmayarak, saç ekim tekniklerini gösterdim.
Daha sonra heykellerde kullanılacak olan kostümlerin dikimi konusunda ihtiyaç doğdu. Şuanda bazı kostümler köyde yaşayanlar tarafından dikiliyor. Aksesuar ve heykellerimde kullanılacak olan en küçük malzemeyi dahi ilk etapta köyde yaşayan insanlardan karşılamaya çalışıyorum. Buradaki çalışmalarımda köy sakinleri bir anlamda asistanım oldu, burada yaptığımız heykeller pek çok müzede sergileniyor."
İşcan köye yerleştikten sonra köy sakinleriyle birlikte 100'e yakın heykel yaptıklarını bunların bazı müzelerde sergilendiğini ve ellerinde de şuan çalıştıkları 35'e yakın heykel çalışması olduğunu kaydetti.
Kimi saç ekimi kimi kıyafet dikimi yapıyor
Köyde yaşayan Vildan Savaş, gerçeğinden ayırt edilemeyen heykellerden çok etkilendiğini ve sanatı öğrenme arzusu doğduğunu söyledi.
İşcan'a saç ekim alanında yardımcı olduğunu anlatan Savaş, "Bizde kendisine yardımcı olmayı istedik. Hem ortamı merak ettiğimiz için hem heykellerin nasıl olduğunu merak ettiğimi için. Geldik, öğrendik ve çokta güzel oldu bizim için. Bizim için hem evde hem burada çok iyi aktivite oldu. İşi ve ne kadar güzel bir sanat olduğunu öğrendik." dedi.
Köy sakinlerinden Saliha Savaş da sanatı çok merak ettiğini ve daha sonrasında öğrenmek için çaba sarf ettiğini dile getirdi.
Heykellere giydirilen kostümlerin de kayınvalidesi ve arkadaşları tarafından dikildiğini söyleyen Savaş, "İşler yoğunlaştıkça kadromuz düşük kaldı. Ekip kurmaya başladık. Çok arkadaşıma saç ekimi yapmayı öğrettim. Bu şekilde işlerimiz daha çok ilerlemeye başladı. Çok güzel işler ortaya çıkarmaya başladık. "diye konuştu.