Kazakistan'da son günlerde yaşanan olaylar, Türkiye'nin Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerle daha yakın bağlar kurma arzusunun sınırlarını gösterdi.
Ankara, birçok kez Kazakistan'ın da üyesi olduğu Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üzerinden bu ülkedeki istikrarı desteklediğini birçok kez söyledi.
Türk analistler de Ankara'nın istikrar arayışında daha büyük bir rol oynaması ve TDT üzerinden koordinasyonu güçlendirmesi gerektiğini söylediler.
Ancak birçok gözlemci, bunun yerine Rusya öncülüğündeki Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (CSTO) Kazak lideri Kasım Cömert Tokayev'e destek çıkmasıyla, Moskova'nın nüfuzunu artırdığını söylüyor.
Bu tür gelişmeler, Rusya ve Çin gibi oyuncular Kazakistan'da daha büyük bir ekonomik ve güvenlik ağırlığına sahipken, Türki cumhuriyetler arasındaki işbirliği çağrıları önündeki pratik engelleri gözler önüne seriyor.
Türk yetkililer ve medya kuruluşları, Türkiye Orta Asya'da daha fazla nüfuz ararken geçtiğimiz aylarda TDT üzerinden daha yakın koordinasyonu alkışlamıştı.
Teşkilatın üyeleri, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ile gözlemci ülkeler Macaristan ve Türkmenistan, Kasım 2021'de İstanbul'daki zirvede buluştu.
Teşkilatın dönem başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvede daha yakın ekonomik ilişkiler istedi.
Zirve Türk medyasında şevkle karşılanmış, hükümete yakın Sabah gazetesi "Türk dünyası şimdi daha güçlü" başlığını atmıştı.
Türkiye gazetesi, "Tüm cephelerde güçlerini birleştiren Türk devletleri, küresel sorunlara ağırlığını koyacak" dedi ve toplantıdaki "Türk vizyonunu" "dünyaya bir mesaj" diye tanımladı.
2020'de Azerbaycan ve Dağlık Karabğ arasındaki çatışmaların ardından Nahçivan koridorunun açılması, Ankara'nın Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerle kara bağlantısı kurma şevkini artırdı.
Bu tür inisiyatifler özellikle Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından ortaya çıkan, Türkiye'nin Orta Asya'daki yeni bağımsız olmuş ülkelerle daha ortaklıklar kurması arzularına dayanıyor.
Kadir Has Üniversitesi'nın yıllık dış politika kamuoyu anketlerine katılanlar, devamlı olarak Türkiye ve diğer "Türk cumhuriyetleriyle" daha yakın ilişkiler çağrısı yapıyor. Sıklıkla da katılımcılar "Müslüman ülkeler", NATO ve AB'yle olduğundan daha çok bunu talep ediyor.
Kazakistan'da protestolar başladığında, Türkiye'nin tepkisi Türk Devletleri Teşkilatı üzerinden potansiyel rolünü vurgulamak oldu.
Grup 6 Ocak'ta Kazakistan'da "hükümet ve halka" desteğe hazır olduğu mesajı verildi. 11 Ocak'ta da bir olağanüstü dışişleri bakanları toplantısı yaptılar.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu zirvede "Büyük Türk dünyası olarak tüm araçlarımızla Kazakistan'ın yanında duruyoruz ve elimizdeki tüm araçları kullanmaya hazırız" dedi.
Ancak Kazakistan'daki olaylar, Türkiye'nin Türk Devletleri Teşkilatı üzerinden duruma nüfuz edecek pek fazla resmi enstrümana sahip olmadğını gösterdi.
Türk köşe yazarları, genel olarak Ankara'nın değil, Rusya'nın nüfuzunu arttığı görüşündeler.
Hükümete yakın Yeni Şafak'ın köşe yazarı Yusuf Kaplan daha sonra çekilen CTSO güçlerinin müdahalesinin Rusya'nın Kazakistan'ın güçlerinin "işgalinin" yolunu açtığını söyledi. Kaplan, Moskova'nın ülkedeki "şeytani oyununun" "Türkiye'nin Türk dünyasını arkasında toplama inisiyatifine darbe vurduğunu" söyledi.
Muhafazakâr Karar gazetesinden köşe yazarı Mustafa Karaalioğlu, Kazak hükümektinin Rusya'ya "bağımlılığının, Türki dünyanın siyasi, ekonomik, askeri güç ve stratejik değer açısından zayıflığını gösterdiğini" belirtti.
Karaalioğlu "En başta da daha Rusya'nın bölgedeki doğal ağırlığı karşısında çaresiz olan TDT'nin zaten sorun çözme perspektifi olmadığı için askeri mekanizması da bulunmuyor" dedi.
Deneyimli gazeteci Sedat Ergin de benzer bir şekilde Kazakistan'ın görünür gelecekte Rusya'nın nüfuz alanında kalacağının net şekilde görüldüğünü belirtti.
Ergin, Hürriyet'teki köşe yazısında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki ilk yıllarda Türkiye'de heyecanlı bir şekilde ortaya atılan "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk Dünyası" tezleri hatırlandığında, Kazakistan'da tanık olduğumuz son gelişmeler bu açıdan da ayrı bir anlam taşımaktadır" dedi.
Türkiye ve Türki cumhuriyetler arasında daha yakın ilişkilerden yana olanlar, Kazakistan'daki son gelişmelerden ders alınması gerektiğini söylüyor.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki "Mavi Vatan" donanma doktrininin başlıca destekçilerinden Emekli Amiral Cihat Yaycı, müdahalenin ardından Rusya'nın Kazakistan'daki nüfuzunun daha da arttığını belirti.
Yaycı, buna tepki olarak Türki cumruriyetlerin askeri ve sosyo-ekonomik koordinasyonu geliştirmeleri gerektiğini belirtti ve "Türk Dünyasına" hem Rusya hem de ABD'ye karşı direnmek için birleşik askeri güç oluşturma çağrısı yaptı.
Yaycı, Yeni Şafak'taki yazısında "Hadiseleri Türk Dünyası'nda son dönemdeki bütünleşme adımlarını sakatlamak isteyen güçler istismar edebilir.... Avrasyacılık ve Atlantikçilikten birini seçmek zorundaymışız gibi hissetmemek lazımdır. Biz Türkiyeci olmalı, pergelimizin merkezini de Ankara'ya koymalıyız" dedi.
Ancak bazıları da bu söylemin gerçekten kopuk olduğu görüşünde.
Karar yazarı Taha Akyol, Kazakistan'daki olayların "Türk dünyası" gibi romantizmi yüksek fakat realitesi sorunlu kavramlar hakkında da düşünmeye sevk etmesi gerektiğini söyledi.
Türk yetkililer, 2021'de Orta Asya'ya birçok gezi yaptı. Ancak Türk politikasının arzuları ve araçları arasındaki farkla ilgili tartışma sürecek gibi görünüyor.