Türk coğrafyasında yeni yılın başlangıcı ve baharın müjdecisi olarak kabul edilen Nevruz Bayramı, Kovid-19 salgınının hafiflemesiyle iki yıllık aranın ardından yeniden eskisi gibi coşkuyla kutlanıyor.
Kış aylarından sonra doğanın baharla yeniden canlanmasını sembolize eden nevruz, Orta Asya'dan Anadolu'ya birçok coğrafyada toplumsal birliği, dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlayan içeriğiyle yaşatılıyor.
Çin kaynaklarında, milattan önce 3. yüzyılda Hunların bahar aylarında şenlik düzenlediğinin yer alması dolayısıyla geçmişi o yıllara kadar dayandırılan nevruz, Türklerin Ergenekon'dan çıkış günü olarak da kabul ediliyor.
Kelime olarak "yeni gün" anlamına da gelen bu özel günde, tabiatın canlanmasıyla yeni bir yılın başladığına ve ne kadar bolluk, bereket, yardımlaşma ve dayanışmayla geçirilirse tüm senenin o şekilde geçeceğine inanılıyor.
Tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgını nedeniyle 2020 ve 2021 yılında geniş katılımlı etkinlikler yapılmadan kutlanan nevruz, salgının hafiflemesiyle bu yıl eskisi gibi coşkuyla kutlanıyor.
Nevruzda bazı ritüeller
Başta Anadolu, Orta Asya ve çeşitli coğrafyalarda kutlanan Nevruz Bayramı'nın ritüelleri de kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
Eski yılın bittiği, yeni senenin başladığı o güne günahlarından arınmış girmek isteyenler ateşten atlıyor. Yıkanmak ve sudan atlamak da arınmak için yapılan adetler arasında bulunuyor. Ateş ve sudan atlamak tüm nevruz kutlamalarındaki ortak unsurlardan biri olarak dikkati çekiyor. Eşya ve hayvanların da ruhlarının arınması için eşyalar tütsüleniyor, hayvanlar ateş arasından geçiriliyor.
Bugüne özel "nevruz sofrası" kuruluyor. Toplu halde oturulan sofrada, bugüne özel 7 çeşit yemek bulunuyor. Tüm yılın bolluk ve bereketle geçmesi için kurulan zengin sofrada, herkes her yemekten yiyerek, senenin o rahatlıkta geçmesini diliyor.
"Semeni" geleneği de uzun yıllardır yaşatılıyor. Bu gelenekte, tarımda bereketli bir yıl dileğiyle, nevruzdan önce kaplarda arpa, buğday çimlendiriliyor ve bunlar sofralara konuluyor.
Yeni yılı yeni kıyafetler giyerek karşılayan insanlar, öncesinde evlerini temizliyor, varsa yıkılan yerleri onarıyor, badanalarını yapıyor. İnsanlar, böylece yeni yılda her şeyin yeni olmasına özen gösteriliyor.
Nevruzda mezarlık ziyareti de sık görülen ritüellerden. Bu ritüel, atayla evladın buluşması olarak görülüyor. Kabir ziyaretlerinde atalara saygı gösterilerek, onların desteği isteniyor.
Nevruz Bayramı kutlamalarında yumurtaların tokuşturulması da yaygın görülüyor. Ayrıca spor müsabakaları düzenleniyor, şarkılar söylenip dans ediliyor, şairler şiir okuyor.
Nevruzun tarihi Ergenekon'a dayandırıldığından, o gün demir dövülerek Ergenekon'dan çıkış da kutlanıyor.
"Türk boylarını birbirine bağlayan bir kültür bağı"
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Folklorü Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet, nevruzun doğanın uyanışını, baharın ve yeni yılın gelişini, bereket, huzur ve barışı, dayanışma, birlik, beraberliği, insanların yeni dünya tasarımı ve modelini simgelediğini belirtti.
Nevruzun Anadolu'da "mart dokuzu", "yıl sırtı", "gün dönümü", "sultan nevruz", Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tataristan, Doğu Türkistan ve Balkan Türkleri arasında ise "noruz", "navruz", "navrız", "ulustın ulı küni", "cılgayak" gibi isimlerle kutlandığını aktaran İnayet, nevruzun Türk boylarını birbirine bağlayan bir kültür bağı olduğunu söyledi.
Alimcan İnayet, bu bayramın Türk milli kültürü ve kimliğini besleyen bir kaynak olduğu için Sovyetler Birliği döneminde yasaklandığını hatırlatarak, söz konusu günün Türk dünyasında sözlü kültür, sanat, spor, mutfak kültürü ve folklor ile ilgili zengin ve renkli içerikle kutlandığını dile getirdi.
Bu anlamda nevruzun Türk dünyasının ortak değeri olduğunu vurgulayan İnayet, şunları kaydetti:
"Her yıl 21 Mart'ta kutlanan nevruz, yeni yılın başladığı gündür.Nevruz, Türkiye başta olmak üzere Türk dünyası arasındaki muhtelif Türk boyları arasındaki kültürel bağları güçlendirip kardeşlik ve dostluğu pekiştirmede, bölgesel barışın tesis edilmesinde son derece önemlidir.
Nevruzu öncekilerin bize bıraktığı miras temelinde çağımızın değerleriyle zenginleştirerek gelecek nesillere ulaştırmak durumundayız. İki seneden beri Kovid-19 nedeniyle nevruz kutlamalarını gerçekleştirememiştik, bu yıldan itibaren kutlamalara, daha önceki yıllarda olduğu gibi, yüz yüze ve daha coşkulu bir biçimde devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle nevruzun berekete, huzura ve birlik beraberliğimize ve barışa vesile olmasını dilerim."